__KARDELEN__
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

__KARDELEN__


 
AnasayfaKapıGaleriAramaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol

 

 Metafizik nedir?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
kardelen
Yönetici
Yönetici
kardelen


Kadın
Mesaj Sayısı : 561
Yaş : 44
Nerden : istanbul
Ruh Halim : Metafizik nedir? Inanma11
TAKIM : Metafizik nedir? Besiktas
SANAL HAYVAN : Metafizik nedir? 10balikeu1mf8ap1pk8
BURÇ : Metafizik nedir? Boga
Puan : 585500
Kayıt tarihi : 30/04/08

Metafizik nedir? Empty
MesajKonu: Metafizik nedir?   Metafizik nedir? Icon_minitimePaz 29 Haz. 2008, 19:45

Metafizik Nedir?



Çoğumuzun hayatında metafizik öğeler düşünsel anlamda mevcut. Bu şekilde yaşıyoruz hayatı, her gün beş vakit ezan sesi duyuyoruz, büyüler ve tanrılar barındıran oyunlar oynuyor, kitaplar okuyor, filmler seyrediyoruz. Dinlediğimiz müzikte bile var metafizik öğeler. Peki nedir bu metafizik ve metafizik düşünce? Nerde doğmuştur, nasıl gelişmiştir ve tarih boyunca insanlığı nasıl etkilemiştir. Bu soruların cevapları için Orhan Hançerlioğlu’nun felsefe ansiklopedisinden bir alıntı yaptık. İyi okumalar…

Metafizik… Eskiyi korumaya çalışan dünya görüşü.

Yunanca sonra, öte, üst anlamlarına gelen meta sözcüğüyle doğa ve özdeksel olan anlamlarını veren phusika sözcüğünden meydana gelmiştir metafizik kelimesi. Sözcük olarak doğaötesi anlamına gelsede, dilimizde sıksık doğaüstü terimiyle karıştırılmaktadır. (Osmanlıca çevirilerde her ikisi için de mafevkattabii deyimi kullanılmakla kimi yerde bu iki deyim birbirine karışmıştır). Türkçemize fizikötesi deyimiyle geçmiştir, metafizik deyimi de kullanılmaktadır. Deyimi ilkin İ.Ö. 1. yüzyılda Rodos’lu Adronikos kullanmış ve Aristoteles’in ders kitaplarını sıralarken doğabilgisi derslerinden sonra gelen on dört kitabına Meta phusika adını vermişti. Nitekim bu kitaplarına Aristoteles de duyularla kavranan bilgi (fizik)nin üstünde saydığı usla kavranan bilgi’yi kapsadıklarından ötürü ilk felsefe adını vermiş bulunuyordu. Aristoteles için bu felsefenin ilk’liği, bütün bilimler için gerekli ilkeleri incelemesinden ve saptamaya çalışmasındandı. Görüldüğü gibi metafizik, ilk kullanımda da fiziğin üstünde, ötesinde ya da dışında sayılan düşünceyle iliğili, düşünsel bir anlam taşımaktadır. İşte bu anlam onu düşüncecilik (idealizm) ve ruhçulukla (spiritüalizm) kaynaştırmış ve gerici bir dünya görüşü olarak oluşturmuştur. Yunan yapıtlarının slam düşünürü İbni Rüşt dolayısıyla Batı’da tanınmasından sonra bu kitaplara 14. yüzyılda skolastiklerce metapyysica adı verildi ve Yunanca deyim böylece Latinceeştirildi. Metafizik deyimi yüzyıllar boyunca, hep doğadışı niteliğini sürdürerek, çeşitli zamanlarda felsefe (Filozofi), tanrıbilim (Teoloji), varlıkbilim (Ontoloji) ve bilgibilim (Epistemoloji) deyimleriyle anlamdaş kılınmıştır. Bu anlamdaşlık tanrıbilim dışındaki (çünkü tanrıbilim yapısı gereği metafiziktir) teki bilimleri metafizik yapılı saymaktan ve metafizik yapıya sokmaktan ötürüdür. Giderek nesne ve olguları değişmez, birbirinden bağımsız olarak ele alan bir düşünce yöntemine dönüşen metafizik, bilimsel temelden yoksun bir görüş ve anlayışı dile getirir. Bu durumuyla da, kurgusal görüşler ve varlığın duyularla algılanamayan kendiliği üstüne varsayılan yapıntılar olarak, günümüze kadar sürüp gelmiştir. Metafizik deyimini ilk kez Alman düşünürü Hegel eytişim karşıtı (anti diyalektik) anlamında kullanmıştır. Ne var ki Hegel’in eytişimi, düşünceci metafiziğin karşısına çıktığı halde, düşünceci bir eytişimdi. Bu eytişim, metafiziğin her bakımdan tam karşıtı olarak, Alman düşünürleri Marx ve Engels tarafından özdeksel temeline oturtulmuştur. Yeniyi oluşturan dünya görüşünü dile getiren eytişim’in tam karşıtı bulunan metafizik, bir bilgi edinme yöntemi olmaktan çok daha geniş bir anlamda, dinsel ve siyasi amaçlara yönelmiş sakat ve yanılgılı bir dünya görüşüdür. Metafizikçilerce “varlığın temelleri, özü ve anlamı üstüne öğreti” olarak tanımlanır. Metafizik deyiminin doğayı aşan anlamını ilk kez vurgulayan Yeni Platoncular olmuştur. Olguculara göre de kendilerinden önceki tüm felsefe metafizik’tir. Olguculuğun tanımına göre metafizik “deneye başvurmayan, bilim için erişilmez sorunlar üstünde kısır ve skolastik akıl yürütmelerdir”. Sıfat olarak metafizik deyimi, duyumlar üstü ve eytişime, tarihe aykırı anlamlarını dile getirir.

Metafiziğin temeli Antikçağın ünlü değişirlikle değişmezlik tartışmasındadır. İlk düşünceler varlığın temelini aramışlar ve bunu hep canlı, bir değişme süreci içinde bulmuşlardı. İlkin Kolphon’lu Ksenofanes (İ.Ö. 569-477) değişmezlik sorununu tanrıbilimsel alanda öne sürdü ve değişmez nitelikte tek bir tanrı tasarımladı. Görüldüğü gibi, değişmezlik sorunu ya da devimsizlik düşüncesi tanrı düşüncesiyle kökten bağımlıdır. Metafiziğin kaderi de yüzyıllar boyunca bu bağımlılıklar çizilecektir. Kenofanes’i izleyen Parmenides, değişmezlik savımı geliştirerek onu varlığın temeli yaptı ve değişirliği duylarımızın bir kusuru yaptı. Parmenides’e gelinceye kadar bütün düşünürler doğal deneyler üstünde düşünmüşlerdi. İlkin Parminedes deneyleri bir kenara bırakarak gerçeğe, salt düşünceye ulaşmak istedi. Görüldüğü gibi devimsizlik düşüncesi deney dışılıkla kökten bağlıdır. Metafiziğin kaderini bu bağlılıkta etkileyecektir. Böylelikle daha Antikçağım ilk düşüncelerinde metafiziğin bu iki önemli niteliği belirmiş oluyordu: Devimsizlik ve deney dışılık. Metafiziğin bu iki önemli niteliği günümüze gelinceye kadar değişmemiştir. Parminedes’in değişmez bir savıyla metafizik doğmuş oluyordu. Parminedes’i izleyen öteki Elea’lılar (Melissos, Zenon, Gorgias) bu savı daha da pekiştirdiler. Daha sonra Platon düşünce’yi tanrılaştırdı. Aristolteles de, kendi katkılarıyla birlikte, bütün bu düşünceyle kavranan ilkeler’e ilk felsefe adını verdi. İ.Ö. 1. yüzyılda Rodos’lu Andronikos’un meta taphusika (metafizik) adını verdiği Aristoteles yapıtları bu ilk felsefe’yi kapsayan yapıtlardır. Aristoteles bu on dört kitabında Thales’ten Platon’a kadar bütün varlık öğretilerini inceler ve varlığın özdeksel nedenlere bağlanmasını eleştirir. Metafizik adını sonrada alacak olan ilk felsefe’yi “varlık olarak varlık ya da varlığın ilkeleriyle nedenlerinin ve onun temel niteliklerinin bilimi” olarak tanımlar. Metafiziğin ilk tanımı budur. Aristoteles sorar: Bir at attır, onun at olmasını, eşdeyişi ile varlığın neyse öyle olmasını sağlayan nedir? Görüldüğü gibi metafizik daha ilk adımlarında düşünce ile tanımlama, eşdeyişle bir mantık işi olmaktadır. Metafizik, bu nitelini, mantıkçı olgucuların elinde, günümüzde de sürdürmektedir. Metafizik, hiçbir çelişmeye yer vermeksizin, nedir’in bilimidir. Bunu sağlamak için de daha ilk adımda, çelişmezlik belitlerini saptamak zorundadır. Aristoteles’in mantığı bu zorundalıktan doğmuştur.

Metafiziğin temel öğeleri Antik çağda belirmiş ve saptanmış bulunuyordu. Bunlar: değişmezlik, devinimsizlik, tanrılık, deney dışılık, salt düşünceyle kavranılırlık, mantıksallıktı. Yoğun bir tanrısallığın egemen olduğu ortaçağ düşüncesi, tanrıbilimini kolayca bu temeller üzerine oturtabilirdi. Nitekim de öyle oldu ve metafizik deyimi tanrıbilim’le anlamdaş kılındı. Ortaçağda felsefe deyimi de bu anlamdaşlığa katılmıştır; çünkü bu çağda felsefenin konusu bütünüyle metafizik, eşdeyişle Aristoteles’in ilk felsefe adını verdiği kitaplarda –ki bu kitaplara sonradan metafizik adı verilmiştir- işlediği konulardı. Ne var ki metafizikle gerek felsefe, gerek tanrıbilim arasında önemli yöntem farları vardı. Metafiziğin deney ve doğa dışılığına karşı tanrıbilim vahiy ve inanla açılıyordu. Metafizik dünya görüşü dünya çapında skolastik Hıristiyan düşüncesiyle ermiştir. Ortaçağ egemenliği tümyle Hıristiyan kilisesinin elindedir. Hıristiyan kilisesine göre dinsel dogmaların dışında hiçbir bilim yoktur, tek gerçek dinsel dogmalardır. Bu alanda felsefe yapmak, dinsel dogmaları açıklamaya ve doğrularını tanıtmaya çalışmaktan ibarettir. Birçok aydın düşünceleri kapsadığı halde ortaçağa karanlık çağ adı verilmesinin nedeni budur. Tümüyle metafizik temele dayanan ortaçağ Hıristiyan skolastiğinin kurucusu Scottus Eriguena (833-880), geliştiricileri Anselmus (1033-1109), Petrus Abaelardus (1079-1142), Aquino’lu Saint-Thomas (1224-1274), Duns Scotus (1274-1308)’tür. Eriugena’ya göre Tanrı salt yokluk, sonsuzdan gelip sonsuza giden sırdır. Anselmus’a göre bizler inanmak için düşünmüyoruz, tam tersine düşünmek için inanıyoruz; inan her türlü tartışmadan önce gelir, inanılacak olan tek güz de bütün varlıkların varlıklarını kendisinden aldıkları biricik varlık olan Tanrıdır. Abaelardus, Augustinus’un Anlamak için inanıyorum ilkesini eleştirmekle beraber, vahyedilmiş gerçekle ussal gerçeği bir ve aynı sayar; konseptüalizmi ortaya atarak nominalizmle realizm arasındaki çekişmeyi uzlaştırmaya çalışır, tümellerin ussal ürünler olduğunu savunur. Aristoteles’ci Thomas’a göre doğa bir aşamalar sırasıdır (hiyerarşi), her aşama bir yukardakinin maddesi ve bir aşağıdakinin biçimidir (form), bu yüzden de doğasal düzenin Tanrısal düzene oranı eylemin güce oranı gibidir. Scotus’a göre doğa üstü sesler, sözler, yazılar olmasaydı, insanlar hiç bir bilgi edinemezlerdi; iyi doğru ve güzeldirler; kutsal kitaba inanılmalıdır, çünkü akla uygundur.

16. yızyıldan sonra metafizik deyimi, varlıkbilim anlamında kullanıldı. Ne var ki bu varlık, “duyularla kavranılanın dışındaki varlık” ve “görünüşlerin ardındaki kendilik” olarak ele alınıyordu. Hegel’e gelinceye kadar bu çağın metafiziği de, ortaçağ metafiziği gibi, bilimsel temelden yoksun kurgusal görüşler ve varlığın duyularla algılanmayana kendiliği üstüne varsayılan yapıntılar olarak sürüp gitmiştir. Metafizik deyimi, ruhçuluk temelinde birleşen şu anlamları da kapsar: Duyularla kavranılanların dışındaki varlıkların bilgisi (Bossuet), kendiliğinde şey’in bilgisi (Kant), doğanın ardında gizlenen ve ona imkan veren varlık bilgisi (Schopenhaurer), mutlak bilgisi (Liard), hadsi bilgi (Bergson), ussal bilgi (Franck), madde olmayanın bilgisi (Voltaire) son erek bilgisi (Bacon) bütünü bilme isteği (Eucken), doğasal ve biçimsel olmayanın bilgisi (Descartes), inakçı bilgi (Wolf), varlık yasalarını bulmak için düşünen benliğin bilgisi (Leibniz). Metafizik dünya görüşü, Rönesans çağında doğa bilimlerinin güçlenmesiyle büyük gücünü yitirmiştir. Metafizik sistemin son büyük düşünürü, evrensel oluşmanın düşünceden doğduğunu ve gelişmesi sonunda kendi bilincine erişeceğini savunan Hegel’dir. Metafizik deyimine ilk kez eytişim karşıtı (anti diyalektik) anlamını veren de Hegel olmakla beraber idealist bir eytişim geliştirdiğinden ötürü Hegel, temelde, metafizik düşünme ve araştırma yöntemine bağlı kalmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kahramankizlar.com
ayçakahraman
Admin
Admin
ayçakahraman


Kadın
Mesaj Sayısı : 1592
Yaş : 38
Nerden : istanbul
İş/Hobiler : avukat asistanı
Lakap : düriye
Ruh Halim : Metafizik nedir? Kizgin10
Puan : 584900
Kayıt tarihi : 06/05/08

Metafizik nedir? Empty
MesajKonu: Geri: Metafizik nedir?   Metafizik nedir? Icon_minitimePtsi 30 Haz. 2008, 09:39

sanırım ben bu metafizik konusunda bayağı başarılıyım Very Happy hatta yakında daha da ileri gidip medyumluk yapabilirim diye düşünüyorum Smile paylaşım için teşekkürler kardelen !

evet düşünce gücüyle birçok şeye etki etmek gerçekten mümkün bana göre , iyi düşün iyi olsun teorisine inananlardanım ben de !
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Metafizik nedir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tiroid Nedir?
» Guatr nedir?
» Pilates nedir ?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
__KARDELEN__ :: Kültür & Sanat :: Metafizik - Bilimkurgu - Mitoloji-
Buraya geçin: