Kardiyoloji Uzmanı Dr. Deniz Şener, düzenli ve mutlu bir evliliğin, kalp krizi riskini düşürdüğünü söyleyerek, “Bekar insanların konsantrasyonları dağınık olur. Sosyal açıdan da toplum tarafından kabul görmedikleri için büyük bir stres altına girerler. Bu stres de kalp krizi riskini tetiklemektedir” dedi.
Memorial Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Dr. Deniz Şener, düzenli ve mutlu bir evliliğin, kalp krizi riskini düşürdüğünü söyledi. Evli olmanın, genelde toplumda kabul görme anlamına geldiğini bildiren Dr. Şener, “Evli olan insanlar toplumda sosyal barışı yakalar ve bunun getirdiği stres faktörlerinden de uzak olurlar. Mutlu bir evlilik ve düzenli bir yaşam, kişinin kafasındaki bir takım sorumlulukların eve yönlendirilmesine neden olur. Her şeyden önce eş ve çocuklar ile belli sorumluluklar düşünülür. Bu durum kadın için de erkek için de geçerlidir” dedi. Dr. Deniz Şener, bekar insanların ise konsantrasyonlarının dağınık olduğunu savunarak “Sosyal açıdan da toplum tarafından kabul görmedikleri için büyük bir stres altına girerler. Bu stres de kalp krizi riskini tetiklemektedir” diye konuştu.
Doğum kontrol hapı kullanmayın
Doğum kontrol hapı kullanımının, kalp damarlarında pıhtılaşma meylini artırdığını bildiren Kardiyoloji Uzmanı Dr. Şener, “Bu pıhtının damarların dışında akciğerlerde ve beyinde oluşma riski de çok yüksektir. Doğum kontrol hapını çok büyük bir mecburiyet yoksa kullanmamakta yarar vardır. Hele ki kişide kalp hastalığı söz konusu ise doğum kontrol hapından kesinlikle uzak durması gerekir. Çünkü uzun kullanımlarda damar içindeki pıhtı oluşma riski de artmaktadır” diye konuştu.
Etrafınızdaki olayları dert etmeyin
Savaşlar, doğal afetler ve patlayan bombaların kalbi yorduğunu bildiren Dr. Şener, şunları söyledi:
“Anlık üzülmeler kalbe çok büyük zarar vermez. Kişinin bir yakınını kaybetmesi halinde üzülmesi çok olağan bir durumdur, bunun dışında hareket etmesi düşünülemez. Ancak kişilik yapısı üzülmeye çok meyilli olan insanlar kendisi dışında çevresinde gelişen olaylara ve insanların yaşadıklarına çok hassas yaklaşabilir. Sürekli kederlenebilir ve olayları kendine dert edinebilir. Bu durum özellikle doğu kültürlerinde çok yaygındır. Günlük yaşantıda bunun dışına çıkabilmek çok önemli. Çevredeki olayların çok fazla etkisi altında kalmak ve onlar için kederlenmek, kalbe oldukça zararlı. Çünkü kişinin sürekli kendini memnun ve mutlu edecek bir şeyler bulması, kalp krizi geçirme riskini düşürmektedir. Mutluluk, var olan hastalıklarının ilerlemesi de yavaşlatır. Hastalara önerimiz, kendilerini mutlu edebilecek ayrıntıları yakalamaları. Bunun için bir uğraş bulmak, bahçe işleri, hayvan besleme, beyni mutluluk verici detaylarla doldurmak gerekir. Savaşlar, doğal afetler, patlayan bombaları sürekli düşünmek kalbi hırpalanmaktadır.”